ABD Pazarında 50 Günlük Sınav: Türk Mobilyasına Yeni Tarife Riski

ABD Başkanı Donald Trump’ın 23 Ağustos 2025’te duyurduğu “50 günlük büyük tarife soruşturması”, dünya mobilya ticaretinde dengeleri sarsacak yeni bir dönemin habercisi. İlk bakışta Çin’i hedef aldığı düşünülen bu soruşturma, Türkiye gibi son yıllarda ABD pazarında atağa geçen ülkeleri de doğrudan ilgilendiriyor.

Türkiye mobilya sektörü, 2024 yılında 4 milyar dolara yaklaşan toplam ihracatının 303 milyon $’ını ABD’ye yaptı. Bu, ülkenin en büyük pazarlardan biri olan ABD’de güçlü bir varlık oluşturduğunu gösteriyor. 2025’in ilk altı ayında ABD’ye ihracat %36 artışla 195,5 milyon $ seviyesine ulaştı. Bu tablo, Türkiye’nin ABD pazarını orta vadede 1 milyar dolarlık bir hedef pazar haline getirdiğini ortaya koyuyor.

ABD Pazarının Önemi

ABD, yıllık ortalama 60 milyar $ mobilya ithalatıyla dünyanın en büyük alıcısı konumunda. 2023’te 69 milyar $ seviyesine ulaşan ithalat, Türkiye’nin ve diğer tedarikçilerin iştahını kabartıyor. Ancak soruşturma süreci, pazarın kapılarının yüksek vergilerle daraltılabileceği endişesini beraberinde getirdi.

Türkiye’nin son 10 yılda ABD’ye yaptığı mobilya ihracatını yaklaşık 4 kat artırması, bu pazara yönelik potansiyeli açıkça gösteriyor. Ancak Trump’ın gümrük tarifeleri konusundaki sert yaklaşımı, önümüzdeki dönemde Türk mobilyacılar için de ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Türkiye’nin ABD’ye Mobilya İhracatı

Makale içeriği

Riskler

  • Genel ek tarife: Eğer soruşturma sonucunda tüm ülkelere ek vergi uygulanırsa, Türk mobilyası da maliyet baskısıyla karşılaşabilir.
  • Çin’in yön değiştirmesi: ABD’ye yılda 50 milyar $ mobilya satan Çin’in vergiler nedeniyle Türkiye’nin geleneksel pazarlarına yönelmesi, rekabeti sertleştirebilir.
  • Hedefe uzaklaşma: 1 milyar $ ihracat hedefi, yüksek maliyetler ve pazar daralmasıyla kısa vadede zorlaşabilir.

Fırsatlar

  • Ülke bazlı tarife ihtimali: Eğer vergiler Çin ve Vietnam gibi ülkelere özel olursa, Türkiye “güvenilir tedarikçi” olarak öne çıkabilir.
  • Katma değer avantajı: Türk mobilyası, ABD’ye ortalamanın %45 üzerinde birim değerle satılıyor. Tasarım gücü, gerçek ahşap kullanımı ve butik üretim kabiliyeti, fiyat odaklı rekabetten ayrışmayı mümkün kılıyor.
  • Lojistik ve çeviklik: Türkiye’nin kısa transit süreleri ve esnek üretim kabiliyeti, ABD’li alıcılar için stok risklerini azaltan önemli bir faktör.

Sektörün Tepkisi

  • MOSDER Başkanı Davut Karaçak: Türk mobilyasının tasarım ve katma değer ekseninde pozitif ayrışabileceğini vurguluyor.
  • Modoko Başkanı Koray Çalışkan: Çin hedefleniyor gibi görünse de, Türkiye’nin de bu süreçten etkilenebileceğini ve rekabet baskısının artacağını belirtiyor.
  • Art Design Başkanı Turgay Terzi: ABD’nin uygulayabileceği %15’lik tarife senaryosunun bile Türk firmaları için riskli olduğunu, daha ağır vergilerin ise ihracatın önünü tıkayabileceğini söylüyor.

FIX Yorumu

Mobilya sektörü, Türkiye’nin ihracatında yüksek katma değer ve marka potansiyeli taşıyan alanlardan biri. ABD pazarındaki 50 günlük belirsizlik süreci, kısa vadede riskler doğururken, uzun vadede doğru konumlanma ile fırsata dönüşebilir.

FIX olarak;

  • ABD pazarında kalıcı varlık için markalaşma ve tasarım odaklı ürün geliştirmeyi,
  • Çin’in yönelme ihtimali olan alternatif pazarlarda rekabet gücünü koruyacak stratejiler geliştirmeyi,
  • Risklerin minimize edilmesi için uzun vadeli kontratlar ve esnek fiyatlama modellerini öneriyoruz.

Türkiye, bu süreçte doğru strateji ile yalnızca risklerden korunmakla kalmaz, aynı zamanda küresel mobilya ticaretinde pozitif ayrışma fırsatını da yakalayabilir.

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir